Fırka ve romanları ile tanınan, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı döneminde eser veren Abdülhak Şinasi Hisar’ın, yaşam öyküsüne baktıktan sonra, onun edebî hayatını inceleyip yazarların onun hakkındaki düşüncelerine yer vererek yazıma son vereceğim.
Abdülhak Şinasi Hisar’ın Hayatı
Romancı ve fıkra yazarı olarak tanır. İstanbul’da 1888 yılında doğmuştur. Kendisi, bir dergi yöneticisi olan babanın oğludur; Hisar’ın babası Hazine-i Evrak dergisinin sahibi Mahmut Celalettin Bey’dir.
Abdülhak Şinasi Hisar başarılı bir öğrencilik hayatı geçirmiştir. Önce Galatasaray Lisesi’ni okumuş, daha sonra 1908 yılında Paris Siyasal Bilimler Okulu’nu bitirmiştir. Paris’ten mezun olarak döndüğünde yabancı şirketlerde görev almıştır.
1924 yılında Reji’de, 1928 yılında Balkan Birliği Cemiyetinde çalıştı. Daha sonra Dış İşleri Bakanlığı müşaviri oldu. Sağlığının el vermemesi nedeniyle yoğun tempoyu bir kenara bırakmak zorunda kaldı. İstanbul’a yerleşti ve çeşitli kurumlarda yöneticilik yapmaya başladı. 1948 yılına kadar çeşitli kurumlarda yöneticilik yaparak kimi kurumlara da üye oldu.
Başarılı bir iş hayatı sergileyen ama az sonra da inceleyeceğimiz gibi vasat bir edebi hayata sahip olan Abdülhak Şinasi Hisar, 1963’te İstanbul’daki evinde, kalp krizinden dolayı hayata gözlerini yummuştur.
Edebiyat Dünyasına Girişi
1921 yılında Dergâh dergisinde eleştiri yazıları yazmaya başladı ilk olarak; daha sonra yakın tarihlerde Yarın adlı dergide şiirleri yayınladı. Böylece edebiyata şiir ve eleştiri ile giriş yaptı.1933 yıllarında Varlık dergisinde mensur şiirler, edebiyat üzerine denemeler ve şiirler yayınladı. Bir ara Türk Yurdu adlı derginin yöneticiliği üstlendi.
Fahim ve Biz adlı romanı CHP’nin açtığı edebiyat yarışmasında üçüncü oldu, aynı yarışmada birinci olan eser ise Halide Edip Adıvar’ın Sinekli Bakkal adlı romanıydı. İkinciliği ise Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban adlı eseri layık görüldü. Abdülhak Şinasi Hisar bu ödüllü eseriyle ünlendi, tanınmaya başlandı.
Abdülhak Şinasi Hisar'ın Edebi Kişiliği
“Abdülhak Şinasi Hisar, tam bir edebiyat amatörüdür; edebiyat onun boş zaman eğlencesi, anılar belleği, yalnızlık dünyasındaki diyalog ögesi, yaratıcı olamayan muhayyilesinin ( hayal dünyası ) yaşamında iz bırakmış olaylardan çıkardığı geçer akçe malzemesidir. Bu arada edebiyata emek verdiği alan, üslup çabasıyla yaza yaza eriştiği, uzun cümleli, bol sıfatlı, tasviri anlatımıdır. Böylece çok zaman gerçekte olanı değil, onun bıraktığı etkileri kendini avutan güzelliklere ulaştırmakta emek harcar. Arkadaş olduğu kuşak akranlarından, geriye kalmak, onda da bir heves uyandırmış, işlenmemiş – özellikle cumhuriyet sonrasında büsbütün değişmiş olan – pâtiyaht yaşamının çocukluğuna yansıyan güzelliklerini anlatarak yalnızlık köşesinde sanki yeniden yaşamak istemiş olmalıdır. Edebiyata başladığı iki türü – şiiri ve eleştiri - bırakışı da; çalışmayı, araştırmayı sevmeyen tembelliğine bağlanmalıdır. Bir aşkla, evlilikle, babalıkla, iş sorumluluğu, ülkü adanışı, düşünce çatışmaları, dostluk ilişkileri, özgeçi ve özveriyle… zenginleşmeyen yaşamını “ mazi cenneti”’nin özlemiyle doldurur. Gerçi yazdıkları, gerçekten çabucak unuttuğumuz bir dönemin tanıklığına hizmet eder ama onu çağdaş bir edebiyatçı olarak yüceltmemiz için bir sebep olamaz.” der Rauf Mutluay. (100 Soruda Çağdaş Türk Edebiyatı, 1973)
Daha çok roman ve fıkra alanında eserleriyle tanınan Abdülhak Şinasi Hisar, romanlarında Osmanlı toplumunun maddi ve manevi karakterini işler.
Osmanlı dönem üst tabakasından varlıklı ve aylak kişilerini seçer romanları için. Bu romanlarda mekan, Büyükada, Çamlıca, Rumelihisarı, Beyoğlu gibi İstanbul’un eski mesire yerleridir. Bu mekanları ise, gençlik yıllarının gözlemlerine dayanarak anlatır. O, aslında Türk devrimlerini eleştirmeden, Osmanlı döneminin maneviyat özlemini dile getirir.
Atiila Özkırımlı; Abdülhak Şinasi Hisar’ın edebi kişiliği için şu satırları sarf etmiştir : “Romanlarında, Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca’da geçen çocukluk, gençlik yıllarının gözlemlerine dayanarak Osmanlı dönemi üst tabakasından varlıklı, aylak kişilerin yaşayışlarını, eski İstanbul görüntüleri içinde, bir geçmiş zaman özlemini anlattı. Marcel Proust, Maurice Barres etkisinde, uzun betimleme ve çözümlemelerin yer aldığı, üslup kaygısının ağır bastığı bir roman anlayışını savundu.“
Belki bu özlemlerinde onun Paris’te Yahya Kemal ile sık sık görüşmesinin etkisi vardı. Ayrıca dilin ve edebiyatına baktığımızda onunla Yahya Kemal’in aynı mantıkta olduğunu fark edebiliyoruz.
Özetlersek; Abdülhak Şinasi Hisar’ın bir tarafının Osmanlı’da kaldığını görüyoruz. Bu bakımdan edebiyat eseri kaleme alırken belki içindeki özlemi dindirmek belki de sadece edebî bir kaygı duyduğu için Osmanlı aydınları konusunu işlediğini düşünmekteyiz. Gençliğinde Paris’te kaldığı zamanlarda onun Yahya Kemal ile çok sık görüşmesi belki de onun bu özelliğini tetikledi ya da ona böyle bir durum aşıladı. Tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte Batı’dan örnek aldığı Marcel Proust tam bir edebiyat dahisi olduğunu unutmamak gerek. Bu da Abdülhak Şinasi Hisar’ın edebiyatı ciddi bir mesai işi olarak gördüğünü kanıtlar diye düşünüyorum.
Abdülhak Şinasi Hisar’ın dili tumturaklı ve romanlarındaki sayfaların birçoğu da sadece sanat yapmak için yazılan sözcüklerle doludur. Kesinlikle sanat kaygısı güder ve tam anlamıyla kontrollü bir yazardır.
Kahramanlarını da olay akışını da olayın nereye varacağını da kendi belirler. Bu bakımdan Çağdaş edebiyat alanında iz bırakması mümkün olmamıştır.
ESERLERİ
Roman
- Fahim Bey ve Biz (1941; 1942 CHP Hikâye ve Roman Ödülü üçüncülüğü)
- Çamlıca’daki Eniştemiz (1944)
- Ali Nizami Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952)
Anı
- Boğaziçi Mehtapları (1942)
- Boğaziçi Yalıları (1954)
- Geçmiş Zaman Köşkleri (1956)
Fıkra
- Geçmiş Zaman Fıkraları (1958)
Antoloji
- Aşk imiş her ne var alemde (1955)
Biyografi
- İstanbul ve Pierre Loti (1958)
- Yahya Kemal’e Veda (1959)
- Ahmet Haşim : Şiiri ve Hayatı (1963)
Ölümünden Sonra Toplanan Eserleri
- Hisar'in kitaplarına girmemiş edebi makale, deneme ve eleştiri yazıları Necmettin Turinay tarafından üç cilt olarak bir araya getirilmiştir.
- Kitaplar ve Muharrirler I - Mütareke Dönemi Edebiyat (Mayıs 2008)
- Kitaplar ve Muharrirler II - Edebiyat Üzerine Makaleler (1928-1936) (Şubat 2009)
- Kitaplar ve Muharrirler III - Romana Dair Bazı Hakikatler (1943-1963) (Eylül 2009)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder